TOPLUMLARI HAYALLERLE AVUTAN VE YÖNLENDİREN BİR MERKEZ: SOSYAL MEDYA

Bu cümle, bazıları için abartılı bir ifade olarak düşünülebilir. Fakat, uzun zamandan beri sosyal medya üzerinden gerçekleşen olaylar dikkate alındığında, bu cümlenin önemli ölçüde hakikati dile getirdiği anlaşılacaktır.
Sosyal Medya’nın Kuralsızlığı:
Sosyal medya, adındaki “sosyal” kelimesine, hiç uymayan bir özellik taşımaktadır. Çünkü sosyal demek, toplumun büyük çoğunluğunun üzerinde anlaştığı ve benimsediği bir hayat tarzı demektir. Halbuki sosyal medya, toplumda genel kabul görmemiş, toplumun değerlerine ters ve hatta hukuk anlayışını bile zedeleyen birçok akımı bünyesinde taşıyan niteliklere sahiptir. Her ne kadar, hayatı ve işleri kolaylaştırıcı yönü varsa da, bilgi ve anlayış olarak, bozucu rolü ağırlık taşımaktadır.
Toplum hayatı, belli bir düzen ve kurallar sistemidir. Sosyal medya’daki bilgi, fikir, anlayış ve saldırgan tutumlar toplumu rahatsız edici, endişe verici ve huzursuzluğa sebep olan birçok düşünce ve etkinliği bünyesine almaktadır.
Eğer anarşi kavramını, toplum hayatındaki kargaşalık çıkarmak ve düzeni bozmak şeklinde anlıyorsak; günümüzdeki sosyal medya, anarşi ve bozucu özellikleri bünyesinde taşıyan ve insanların onuru, huzuru ve güvenliği açısından belki de en büyük anarşi kaynağı olarak söylenebilir.
Hiçbir insan, kendi özel hayatının başkaları tarafından dile getirilmesini ve mahremiyetine başkasının saldırmasına müsaade etmezken, asılsız haber ve bilgiler ile toplumu huzursuz eden sosyal medya, yayın politikasında hiçbir ahlak, hukuk ve adabı muaşeret ölçüsü tanımadan herkesi ve ”her şeyi ifşa ederek” ahlak dışı birçok tutumu, meşru hale getirmeye çalışmaktadır.
Sosyal Medya’ya Bağımlılık:
Sosyal medya, özellikle bilgi, ahlak ve gelenekler açısından, insanların ruh ve fikir dünyalarında, herhangi bir düşünce, kültür ve medeniyet gibi toplumların seviyesini yükselten, insanca bir toplumsal hayat yaşamalarını sağlayan tüm kural ve sistemlere meydan okuyarak; gereksiz, zararlı ve yıkıcı tüm eğilimleri imkan veren “sosyal hastalıkları” toplumda yaymaya çalışmaktadır.
Sosyal medya’nın internet yoluyla cep telefonlarında kullanılması, hayatını belli kültür ve anlayışlar ile yönetemeyen büyük kitleleri, birçok olay, fotoğraf, video ve reklam faktörlerini sürekli yayınlayarak, insanların tüm zamanlarını bloke etmektedir. Bu durum, özellikle toplumda önemli rolü ve nitelikleri olmayan kişiler için, “vazgeçilmez bir meşgale” olarak benimsenmektedir.
Özellikle toplumların önemli meselelerinin çözümsüz bırakıldığı ortamlarda, bu tür ciddi konulara ilgi göstermeyen kitleleri, meşgul ederek, onlara yön verebilecek “sahte gündemler”le kendine çeken bir “ilgi odağı” haline gelmektedir.
İşin en enteresan yönü, hükümetler, sivil toplum kuruluşları gibi toplumu korumak ve kollamakla görevli kurumların, sosyal medya’ya teslim olarak, insanımızın nitelik kaybına, ve yanlış, gereksiz ve lüzumsuz bilgiler ile yönlendirilmesine sessiz kalmalarıdır.
İstagram’ın birkaç gün yayın yasağı ile durdurulmasında, toplumda özellikle gençlerin “istagram kapandı, ne yapacağımı bilemiyorum!..” gibi, uyuşturucu ve sigara bulamayanların çaresizliği içine girdiklerini hayret ve ibretle gördük. Bu durum, sosyal medyanın önemli bir bağımlılık oluşturduğunu gösteren önemli bir örnekti.
Ayrıca, sosyal medyanın; başkalarını karalama, yalan söyleme ve ideolojik ve siyasi görüşleri şuursuzca destekleme yönünde, bazı kötü niyetli insanların toplumun ahlaki, kültürel ve mali itibarlarını, birtakım oyunlar ile kirletmeye sebep olduklarını biliyoruz. Bu tür haksız tutumların, nedense “ciddi bir müeyyide” ile karşılık görmediğini de söylemek durumundayız.
Toplum; kendini söz, davranış ve bedenini başkalarıyla paylaşıp, bundan mutluluk ve tatmin duygusu elde etmeye çalışan kişi ve grupların, kötü ve zararlı niyetlerine karşı, kesin tavrını ortaya koymak zorundadır. Bu konuda, yabancı ve seviyesiz duygu ve isteklerini sürdürenlerin, hayatın huzur ve düzenini bozmalarına karşı hukuki ölçüler içinde sessiz kalmamaları gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu gidişat; her türlü dini, milli, ahlaki sistemimize yönelik büyük tehditler taşımaktadır.
Prof. Dr. Sami Şener
İSLAMİ HABER ‘MİRAT’ -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ