Dostluğun Ölçü ve Sınırı

Rasthaber –  “Allah’ı bırakıp
bilginlerini (hahamlarını); (Hristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu
Mesih’i rabler edindiler. Hâlbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emir
olundu. O’ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden
uzaktır.”
Tevbe,
31

 

Ayette geçen ‘ahbar’, ‘hibr’
kelimesinden türetilmiştir. Ruhban kelimesi ise dünya işlerini terk eden ve
kendisini bu işlerden uzaklaştıran anlamına gelen ‘rahib’ sözcüğünden
türetilmiştir. Onlar bu tüm mukaddes ve kutsi kisvelerine rağmen Rab ile
bağlantıları olmayan, sadece Allah’ın kullarıdırlar…

 

İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle
buyurur: “Ehl-i kitap alimleri namaz ve oruç ibadetlerini yapmadıkları gibi
haramları helal, helalleri de haram addetmişlerdi. Hâl böyleyken bile insanlar
onlara tabi oldular.” 1

 

Birilerine kayıtsız şartsız itaat
etmek, bir tür ona tapınmak gibidir. İmam Sadık (a.s) bu hususta şöyle buyurur:
“Her kim günah yolunda bir başkasına itaat ederse, ona tapmış olur.” 2

 

Öyleyse aşklar, dostluklar ve
itaatlerin bir haddi ve hududu olmalıdır. Her türlü nizam, inanç, yol, mürşit,
teşkilata itaat, hizipçilik… Eğer Allah’ın vahiy ve emrinden kaynaklanmıyorsa;
aşırıcılık (ğuluv) ve ifrat etmenin pençesine düşülecektir. Peygamberlere
tapınma ya da onları Allah’ın oğulları kabul etmek gibi ki bunların hepsi
şirktir.

——————————————–

1 Biharu’l Envar,
c.2, s.98

2 Tefsir’u Nuru’l
Sakaleyn

Başa dön tuşu