Eyyam-ı Bahur ne zaman 2025?

Uzmanların öngörüsüne göre bu yıl Eyyâm-ı Bahur sıcaklıkları 31 Temmuz’da başlayacak ve yaklaşık 7–10 gün sürecek. Eyyam-ı Bahur ne zaman 2025?

EYYÂM-I BAHUR 2025’TE NE ZAMAN BAŞLIYOR?

Türkiye’de yaz mevsiminin en sıcak, en kavurucu ve nemli günleri olarak bilinen Eyyâm-ı Bahur, 2025 yılı için temmuz ayının son haftasında etkisini göstermeye başlayacak. Uzmanların öngörüsüne göre bu yıl Eyyâm-ı Bahur sıcaklıkları 31 Temmuz’da başlayacak ve yaklaşık 7–10 gün sürecek. Ağustos ayının ilk haftası boyunca etkili olması beklenen bu dönem, özellikle güney ve batı illerinde termometrelerin 40°C’nin üzerine çıkmasına neden olacak.

EYYÂM-I BAHUR NEDİR?

“Eyyâm-ı Bahur” ifadesi, Arapça kökenlidir. “Eyyâm”, günler; “Bahur” ise yakıcı sıcak anlamına gelir. Bu kavram, halk arasında “cehennem sıcakları” olarak da anılır. Bu dönem, yılın en sıcak günlerini tanımlar ve sıcak hava dalgalarının zirve yaptığı zaman dilimini kapsar.

Bu kavurucu dönem, tarih boyunca farklı medeniyetlerde farklı isimlerle anılmıştır. Antik çağlardan bu yana Sirius yıldızının gökyüzünde en parlak göründüğü zamanlarla örtüşen bu sıcaklıklar, modern meteorolojide de yüksek basınç sistemlerinin etkisiyle açıklanır. Türkiye’de özellikle Akdeniz, Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri bu sıcaklardan yoğun şekilde etkilenmektedir.

2025 YAZINDA NASIL GEÇECEK?

2025 yazının genel olarak sıcak ve kurak geçeceği öngörülüyor. Eyyâm-ı Bahur döneminde gündüz sıcaklıklarının birçok ilde 40°C’ye ulaşması, gece ise hava sıcaklığının 25°C’nin altına düşmemesi bekleniyor. Bu durum, halk arasında “gece bile terletiyor” tabiriyle karşılık bulmaktadır. Özellikle nem oranının yüzde 70’in üzerine çıkması, hissedilen sıcaklığı daha da artıracaktır.

İstanbul, İzmir, Antalya, Adana, Mersin, Şanlıurfa gibi şehirlerde sıcaklık değerlerinin mevsim normallerinin oldukça üzerinde seyretmesi beklenirken, İç Anadolu ve Marmara Bölgeleri’nde de buharlaşmanın artmasıyla tarımsal kuraklık riski dikkat çekiyor.

SAĞLIK AÇISINDAN RİSKLİ BİR DÖNEM

Eyyâm-ı Bahur sadece termometreyle ölçülen sıcaklıkları değil, aynı zamanda insan sağlığına etkileriyle de öne çıkar. Özellikle yaşlılar, çocuklar, hamileler ve kronik rahatsızlığı bulunan bireyler bu dönemde dikkatli olmalıdır. Sıcak çarpması, tansiyon düşmesi, halsizlik ve bayılma gibi rahatsızlıklar sıkça görülür.

Uzmanlar, güneşin en dik geldiği 11.00–16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmamasını, bol sıvı tüketilmesini, açık renkli ve ince kıyafetlerin tercih edilmesini önermektedir. Ayrıca bu dönemde kalorisi düşük ve su içeriği yüksek sebze ve meyvelerle beslenmek, beden direncini korumak adına büyük önem taşır.

TARIMSAL VE ŞEHİRSEL ETKİLER

Eyyâm-ı Bahur’un etkileri yalnızca bireyler üzerinde değil, şehir yaşamı ve tarımsal üretim üzerinde de ciddi etkiler yaratmaktadır. Sıcak hava dalgası nedeniyle orman yangınları riski artar. Toprak kurur, tarım alanları sulama ihtiyacı duyar, bu da barajlardaki su seviyelerini olumsuz etkileyebilir.

Ayrıca asfalt yolların erimesi, raylı sistemlerde genleşme kaynaklı bozulmalar, elektrik tüketiminin zirveye ulaşması gibi şehir yaşamını etkileyen teknik sorunlar da bu dönemde sıkça yaşanır. Klima ve vantilatör kullanımındaki artış, hem elektrik faturalarına yansır hem de enerji altyapısına ekstra yük bindirir.

NASIL KORUNMALI?

Bu aşırı sıcaklarla başa çıkmak için birkaç önemli tedbir önerilmektedir:

• Gün içinde mümkün olduğunca gölgede kalınmalı, doğrudan güneş ışığından kaçınılmalıdır.

• Bol su içilmeli; şekerli, kafeinli ve asitli içeceklerden uzak durulmalıdır.

• Geniş kenarlı şapkalar ve güneş gözlükleri kullanılmalı, cilt koruyucu kremler tercih edilmelidir.

Spor ve ağır fiziksel aktiviteler sabah erken saatlerde ya da akşam serinliğinde yapılmalıdır.

• Kapalı alanlarda klima kullanımında sıcaklık 24–26°C arasında tutulmalı, ani soğutmalardan kaçınılmalıdır.

BU DÖNEM GEÇİCİ AMA CİDDİ

Eyyâm-ı Bahur her yıl birkaç gün sürse de etkileri uzun vadeli olabilir. Özellikle küresel ısınmanın etkisiyle bu sıcakların daha uzun sürmesi ve daha yoğun hissedilmesi beklenmektedir. 2025 yazında da bu etkiler geçmiş yıllara göre daha yoğun yaşanabilir. Bu yüzden, bireysel önlemlerin yanı sıra toplumsal farkındalık da büyük önem taşır.

Belediyelerin sokak hayvanları için su kapları yerleştirmesi, park ve bahçelerde serinleme alanları oluşturması gibi önlemler toplumsal dayanışmanın bir örneğidir. Aynı zamanda bireylerin çevresindeki yaşlı, yalnız yaşayan veya hasta bireylere destek olması da bu dönemde hayati öneme sahiptir.

Başa dön tuşu