Kayıp Şii lider Musa Sadr bulundu mu?

Lübnan’ın önde gelen Şii liderleri arasında yer alan ve 1978 yılında bir Libya ziyareti sırasında kaybolan Musa Sadr’ın cesedinin bulunduğu iddia edildi.
İddia BBC tarafından yürütülen bir soruşturma sonucu ortaya atıldı.
Sadr’ın kaybolması
25 Ağustos 1978’de Sadr Libya’ya, ülkenin o zamanki lideri Albay Muammer Kaddafi ile görüşmeye gitti.
Üç yıl önce Lübnan’da iç savaş patlak vermişti. Görüşmenin amacı bölgedeki çatışmalarda sivillerin güvende tutulmasıydı. Kaddafi bu dönem Lübnan’daki Filistinli gruplara destek veriyordu.
31 Ağustos’ta, Kaddafi ile görüşmek için altı gün bekledikten sonra Sadr, Libya hükümetine ait bir araçla Trablus’taki bir otelden uzaklaştırılırken görüldü. Kendisinden bir daha haber alınamadı.
Kaddafi’nin güvenlik güçleri daha sonra Sadr’ın Roma’ya gittiğini iddia ettiyse de bu iddianın doğru olmadığı daha sonraki soruşturmalarla kanıtlandı.
“Bir morgda bulundu”
2011’de Kaddafi rejiminin devrilmesinin ardından Sadr’ın bulunması için bir umut daha doğru.
Bölgedeki çatışmaları takip eden Lübnan asıllı İsveçli muhabir Kassem Hamade’ye Trablus’ta gizli bir morgdan bahsedildi ve bir kaynak bu morgda Sadr’ın kalıntılarının bulunabileceğini söyledi.
Kendisine gösterilen odada buzdolabında saklanan 17 ceset vardı, bunlardan biri bir çocuğa, diğerleri ise yetişkin erkeklere aitti. Kassem’e cesetlerin yaklaşık otuz yıldır ölü olduğu söylenmişti. Uzun boyuyla sadece bir ceset Sadr’a benziyordu.
Kassem cesedin yüzünün, ten renginin ve saçlarının aradan geçen zamana rağmen hala Sadr’a benzediğini, ayrıca bu kişinin infaz edilmiş olduğunu söyledi. Alnına ağır bir darbe almış ya da sol gözünün üstünden bir kurşunla vurulmuş gibi görünüyordu.
BBC, Kassem’in morgda çektiği fotoğrafı Bradford Üniversitesi’nde son 20 yıldır “Derin Yüz Tanıma” adı verilen bir algoritma geliştiren bir ekibe götürdü.
Ekibin başındaki Prof. Hassan Ugail, morgdan alınan görüntüyü Sadr’ın hayatının farklı evrelerindeki dört fotoğrafıyla karşılaştırdı. Yazılım daha sonra görüntüye 100 üzerinden genel bir puan verdi. Sayı ne kadar yüksekse, aynı kişi ya da bir aile üyesi olma olasılığı o kadar yüksekti.
Eğer görüntü 50’nin altında bir puan aldıysa, bu kişinin Sadr’la ilgisi olmadığı anlamına geliyordu. 60 ile 70 arasında bir puan alan kişi Sadr’ın kendisi ya da yakın bir akrabasıydı. Yetmiş ve üzeri ise doğrudan eşleşme anlamına geliyordu.
Prof. Ugail, fotoğrafın 60’larda puan aldığını ve bunun “yüksek olasılıkla Sadr’a ait olduğunu” söyledi.
Ugail bu sonucu test etmek için aynı algoritmayı kullanarak fotoğrafı Sadr’ın ailesinin altı üyesiyle ve ardından Sadr’a benzeyen Orta Doğulu erkeklerin rastgele 100 fotoğrafıyla karşılaştırdı. Aile fotoğrafları rastgele yüzlerden çok daha iyi puan aldı. Ancak en iyi sonuç, morg görüntüsü ile Sadr’ın canlı görüntüleri arasındaki karşılaştırma olarak kaldı.
2023 yılında fotoğrafı araştırmak için Trablus’a giden BBC ekibi ise gözaltına alındı ve ardından sınır dışı edildi.
“Hapishanede öldürüldü”
Eskiden ABD’de çalışan Lübnanlı bir akademisyen olan Dr. Hüseyin Kenan, Sadr’ın 1978’de kaybolduğu hafta Washington’daki Dışişleri Bakanlığı’nı ziyaret ettiğini belirtiyor. Buna göre kendisine Sadr’ın öldürüldüğüne dair bir rapor geldiği aktarılmış.
Bu açıklama, 2011 yılında Kassem’e konuşan eski Libya Adalet Bakanı Mustafa Abdulcelil tarafından da destekleniyor. Abdulcelil şu ifadeleri kullanmıştı:
“İkinci ya da üçüncü gün, İtalya’ya gideceğine dair sahte bir evrak düzenlediler. Ve onu Libya hapishanelerinde öldürdüler. Kaddafi tüm kararlarda ilk ve son sözü söyler.”
Peki Sadr’ın öldürülmesi emrini Kaddafi verdiyse neden?
İran uzmanı Andrew Cooper’a göre bir teori, Kaddafi’nin İranlı devrim yanlılarından etkilendiği ve Sadr’ın İran devrimini engellemesinden endişe ettiği yönünde.
Sadr bu dönem devrimcileri destekliyor olsa da daha ılımlı bir yönetim arayışındaydı. Cooper’a göre Sadr kaybolmadan bir hafta önce Şah’a mektup yazarak yardım teklif etmişti.
Cooper, Şah’ın biyografisi için yaptığı araştırmanın bir parçası olarak Şah’ın gizli polisinin karşı casusluk müdürü Parviz Sabeti ile görüştü. Sabeti, Sadr’ın mektubunda “muhalefetin daha ılımlı unsurlarına hitap edecek politika değişiklikleri için çalışarak sertlik yanlılarının gücünü azaltmaya yardımcı olmayı teklif ettiğini” söyledi.
Lübnan’ın eski bir İran büyükelçisi de Sadr’ın mektubunun varlığını doğruluyor. Halil el Halil’e göre mektup Şah’la 7 Eylül 1978’de yapılması planlanan bir görüşme talep ediyor. Cooper bu bilginin İranlı devrimcilere sızdırıldığına inanıyor.
“Sadr hayatta”
Sadr’ın öldüğüne inananlar olduğu gibi halen hayatta olduğuna inananlar da var. Bunlar arasında Sadr’ın 1970’lerde kurduğu ve bugün Lübnanlı Şiilerin güçlü bir siyasi partisi olan Emel Hareketi de var.
Emel’in lideri ve Meclis Başkanı Nebih Berri, şu an yaşaması halinde 97 yaşında olacak olan Sadr’ın “öldüğüne dair hiçbir kanıt olmadığını” savunuyor.
Ancak Kassem 2011 yılında gizli morgu ziyaret ettiğinde sadece cesedin fotoğrafını çekmekle kalmamıştı. Ayrıca DNA testinde kullanılmak üzere bazı saç köklerini de almayı başarmıştı. Bunları analiz ettirebilmeleri için Berri’nin ofisindeki üst düzey yetkililere vermişti. Sadr ailesinden biriyle eşleşmesi halinde cesedin Musa Sadr’a ait olduğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlanacaktı.
Ancak Berri’nin ofisi Kassem’e hiçbir zaman geri dönmedi. Lübnan hükümeti tarafından Sadr’ın kayboluşunu soruşturmakla görevlendirilen yetkililerden biri olan Yargıç Hasan Şami, Emel Hareketi’nin kendisine “saç örneğinin teknik bir hata nedeniyle kaybolduğunu söylediğini” belirtiyor.
BBC yüz tanıma sonuçlarını Sadr’ın oğlu Sadreddin Sadr’a sunduk. Görüşmeye Emel’in üst düzey yetkilisi Samih Haydus ve Yargıç Şami de katıldı. Üç isim de söz konusu bulgulara inanmadıklarını savundu. Sadreddin Sadr ayrıca bunun “2011 yılından sonra edindikleri, babasının hala hayatta olduğu ve Libya’da bir hapishanede tutulduğu bilgisiyle çeliştiğini” ifade etti.
Kaynak: Mepa News