Lübnan’daki Filistinli grupların silah bırakma süreci ne anlama geliyor?

The New Arab | Tercüme: Mepa News
Perşembe günü Lübnan’daki bir Filistin mülteci kampında sürpriz bir şekilde silahların teslim edilmesi övgü ve şüpheyle karşılandı.
Beyrut’un güney banliyölerindeki Burc el Baracne kampında gerçekleşen sembolik ama önemli olay, Lübnan’ın Hizbullah da dahil olmak üzere ülkedeki tüm militan grupları silahsızlandırma çabalarının ortasında gerçekleşti.
Lübnan’ın 12 Filistinli mülteci kampındaki grupların silahsızlandırılmasına yönelik daha geniş bir sürecin ilk adımı olarak duyurulan olayda küçük bir grup silah Lübnan ordusuna teslim edildi.
Haziran ayında başlaması beklenen ancak Filistinli gruplar arasındaki bölünmeler ve İsrail-İran savaşı nedeniyle ertelenen uygulamanın Perşembe günkü adımı aniden geldi ve hem Lübnanlı hem de Filistinli yetkililer arasında kafa karışıklığına, tartışmalara ve farklı yorumlara yol açtı.
Silahların çantalara doldurulup küçük bir kamyona yüklendiği sahne, cevapladığından çok daha fazla soruyu gündeme getirdi.
Olay neden gerçekleşti?
Silahların teslimi, Mayıs 2025’te Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında yapılan üst düzey bir zirveden çıkan daha geniş bir anlaşmanın parçası.
Bu toplantı, Filistinlilerin Lübnan’daki sivil ve siyasi haklarından Filistin’den kalıcı olarak sürülmelerine karşı çıkmaya ve en önemlisi mülteci kamplarında tutulan silahların kademeli olarak teslim edilmesine kadar birçok tartışmalı konuyu ele alan bir çerçeve oluşturdu.
Lübnan hükümeti için bu, devlet egemenliğinin yeniden teyit edilmesiyle ilgiliydi. Devlet dışı aktörlerin silahsızlandırılması uzun zamandır Lübnan siyasetinde merkezi ama çözülmemiş bir mesele ve eleştirmenler bu silahların Lübnan’ın istikrarını baltaladığını ve Filistin davasına hizmet etmediğini söylüyor.
Yetkililer bu silahsızlanma planının sembolik değil, tüm silahların devletin münhasır kontrolü altına alınmasına yönelik ciddi bir çabanın başlangıcı olduğunda ısrar ediyor.
Geleneksel olarak Lübnan askeri ve güvenlik güçlerinin kamplara girmesine izin verilmiyor ve genellikle Filistinli güvenlik komiteleri ile koordineli çalışıyorlar.
Çelişkili mesajlar, karışık tepkiler
Burc el Baracne’de silahların teslim edildiğine dair haberler, Lübnan ordusunun silahları toplamak üzere kampa girmeye başlamasından birkaç saat önce ortaya çıkınca medya ve siviller hazırlıksız yakalandı.
Silahların teslim edilmesinden kısa bir süre sonra aralarında Başbakan Nevaf Selam’ın da bulunduğu Lübnanlı yetkililer ve Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne bu çabayı övdü.
Lübnan ve İsrail arasında ara buluculuk yapan ABD elçisi Thomas Barrack da bu hamleyi “cesur bir adım” ve “büyük bir başarı” olarak nitelendirerek övdü.
Kampların içinde, özellikle de Filistinli gruplar arasında tepkiler çok daha bölünmüş durumda.
Bazı El Fetih yetkilileri ilk açıklamalarında, silahların teslimini ulusal bir silahsızlanma hamlesinin başlangıcı olarak değerlendirdi. Ancak daha sonra diğerleri silahların özellikle Temmuz ayında gruptan ihraç edilen ve Çarşamba gecesi Beyrut’ta bir otelde Lübnan ordusu tarafından tutuklanan eski bir El Fetih güvenlik yetkilisi olan Şadi el Far’a ait olduğunu açıkladı.
Bu silahların “yasa dışı” olduğu ve bırakın tüm Filistinli grupları, El Fetih’in daha geniş cephaneliğini bile temsil etmediği konusunda ısrar ettiler.
Başkan Abbas’ın Filistin Yönetimi’nin lider grubu El Fetih ise hafif silahlarını muhafaza edeceğini vurguladı.
Hangi silahlar teslim edildi?
Askeri kaynaklara göre Lübnan ordusunun el koyduğu silahlar arasında uçaksavarlar, 107 milimetre roketler ve diğer ekipmanlar gibi orta ve ağır silahlar bulunuyordu.
Bunların El Far ile bağlantılı olduğu ve bu silahlara tutuklanmasının ardından el konulduğu iddia ediliyor. Devir teslim herhangi bir gerginlik yaşanmadan gerçekleşti ve Lübnan ordusu ile Filistin güvenlik komiteleri arasında koordine edildi.
Devir teslimin sınırlı kapsamına rağmen Lübnanlı yetkililer bunun çok önemli bir ilk adım olduğu konusunda ısrarlı.
Ramiz Dimaşkiye liderliğindeki Lübnan-Filistin Diyalog Komitesi’nden bir sözcü daha fazla silahsızlanma aşamasının planlandığını doğruladı.
Özellikle güney Lübnan’da, Sur’daki El Bas gibi diğer kampların da önümüzdeki haftalarda silahları teslim etmesi bekleniyor.
Hamas ve diğer gruplar geri adım atmıyor
El Fetih’in rakipleri silahsızlanma planına en azından kamuoyu önünde karşı çıktı.
Hamas sözcüsü Velid Kilani, yaşananların El Fetih’in iç meselesi olduğunu ve kampların silahsızlandırılmasına yönelik gerçek bir girişim olmadığını belirtti. Olayı uluslararası baskıyı yatıştırmak için tasarlanmış bir “medya gösterisi” olarak nitelendiren Kilani, bu kadar küçük bir silah miktarının nasıl olup da kapsamlı bir silahsızlanma planının başlangıcı olarak gösterilebildiğini sorguladı.
İki yılı aşkın bir süredir İsrail’e karşı savaşan Hamas Gazze Şeridi’nde de silahsızlanması için baskı altında.
Hamas ve diğer gruplar, silahsızlanma konusunun tartışılmasına kategorik olarak karşı olmamakla birlikte, bunun yapılandırılmış ve kapsayıcı bir siyasi diyalog yoluyla gerçekleşmesi gerektiğini savunuyor.
Kamplarda silahlanmayı içeren herhangi bir çözümün aynı zamanda Lübnan’da onlarca yıldır kısıtlanan haklar, sosyal dışlanma ve ekonomik zorluklarla birlikte Filistinlilerin marjinalleşmesinin daha geniş bağlamını da ele alması gerektiğini savunuyorlar.
Ancak bir El Fetih üyesi Perşembe günü yerel medyaya verdiği demeçte Kilani’nin açıklamalarına karşı çıkarak Hamas’ın da Burc el Baracne’deki silahlarını “gizlilikle” teslim ettiğini söyledi.
Bundan sonra ne olacak?
Mevcut haliyle silahsızlanma süreci hem siyasi açıdan hassas hem de lojistik açıdan karmaşık.
Farklı grupların farklı söylemleri ve katılım düzeyleri nedeniyle girişimin başarısı sürekli diyaloğa, güven artırıcı önlemlere ve Filistinlilerin haklarının güvenlik adına feda edilmeyeceğinin garanti edilmesine bağlı.
Lübnanlı yetkililer silahsızlanmanın tüm Lübnan’da devam edeceği konusunda ısrarcı ve El Fetih de daha geniş kapsamlı anlaşmaya uyma konusundaki istekliliğini yineledi.
Ancak Lübnan’ın en büyük, en kalabalık ve en istikrarsız Filistin kampı olan ve güneydeki liman kenti Sayda yakınlarında bulunan Ayn el Hilve konusunda büyük endişeler var.
Uzun süredir rakip Filistinli ve İslami gruplar arasındaki çatışmalarla gölgelenen bu sıcak noktanın, her iki taraf için de maliyetli olabilecek şiddete dönüşmesini önlemek için yetkililer tarafından en sona bırakılabileceği bildiriliyor.