Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir

Zulme uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret edenleri dünyada şüphesiz güzel bir biçimde yerleştireceğiz; ahiret karşılığı ise daha büyüktür. Bilmiş olsalardı. Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir. Nahl/41-42
İşte Rabbimiz bu âyetinde kıyâmete kadar zalimlerin işkenceleri altında bunalmış ve bir çıkış arayan mazlum müslümanlara Rabbimiz hicret yolunu gösteriyor.
Müslümanlıklarından ötürü haksızlığa uğradıktan, zulme maruz kaldıktan sonra hicret eden kullarımızı mutlaka dünyada güzel bir şekilde yerleştireceğiz. Onlara dünyada güzel yerleşim yerleri, yurtları nasip edeceğiz. Böyle Allah’ın dinini yaşayamadıkları için hicret edenlerin hicret yurdunu mü’minler için güzel bir yurt yapacağını vaat ediyor.
Tabii bu vaat sadece o günkü Mekke’li müslümanlar için değil kıyâmete kadar aynı şartlarda bulunan tüm müslümanlar için geçerlidir. Kıyâmete kadar her kim ki bulunduğu coğrafyada Allah’a kulluğunu icra edemediği için Allah yolunda hicrete çıkarsa yeryüzünde pek çok barınacak, yerleşecek yerler ve bolluklar lütfedecektir Rabbimiz. Gittiği hicret yurdunda kendisini büyük bolluklar, bereketler, genişlikler beklemektedir. Tarihin her döneminde bunun en güzel örneklerini görmek mümkündür.
Nuh aleyhisselâmla birlikte gemiye binerek onun hicretine katılan müslümanların kurtuluşunu biliyoruz.
İbrahim (a.s) ve beraberinde hicret eden ailesine bir Mekke şehrinin nasip edildiğini biliyoruz.
Yusuf (a.s) sebebiyle babası Yakub aleyhisselâm’ın ve kardeşlerinin hicretleri sonucu kendilerine bir Mısır’ın lütfedilişini biliyoruz.
Muhammed (a.s) ve müslümanların Medine’ye hicretleri sonucu Rabbimizin Medine’yi onlara nasıl güzel ve müsait bir vatan yaptığını biliyoruz.
Tabii bu dünyadaki güzelliktir. Âhiret yurdunun güzelliğine gelince, âhiretteki mükafatlarına gelince bundan çok daha büyüktür buyuruyor Rabbimiz. Keşke insanlar bunu bilebilselerdi. Keşke Rablerinin âhirette onlar için hazırladığı akla hayale gelmedik nîmetlerini bir İşte Rabbimiz bu âyetinde kıyâmete kadar zalimlerin işkenceleri altında bunalmış ve bir çıkış arayan mazlum müslümanlara Rabbimiz hicret yolunu gösteriyor.
Müslümanlıklarından ötürü haksızlığa uğradıktan, zulme maruz kaldıktan sonra hicret eden kullarımızı mutlaka dünyada güzel bir şekilde yerleştireceğiz.
Tabii bu vaat sadece o günkü Mekke’li müslümanlar için değil kıyâmete kadar aynı şartlarda bulunan tüm müslümanlar için geçerlidir.anlayabilmiş olsalardı.
-BASAİRUL KUR’AN-
Mallarını ve yurtlarını bırakıp göç edenler, sahip olduklarından ve sevdiklerinden özveride bulunanlar, yurtlarını, yakın akrabasını ve tatlı hatıralarını, sevgililerini feda edenler… İşte bunlar feda ettikleri ve geri bıraktıkları her şeyin karşılığını ahirette alacaklardır. Onlar, zulme uğramış, bu yüzden sahip oldukları şeylerden ayrılmışlardı. Eğer onlar kendi yurtlarından olmuşlarsa: Onları yitirdiklerinden daha iyi yurtlara yerleştireceğiz:
“Ahirette alacakları ödül ise daha büyüktür.”
Keşke insanlar bunu bilselerdi. İşte bunlar sabredenlerdir. Ve üzerlerine verilen sorumluluğa katlananlardır:
“Allah’a dayanırlar.”
Dayanmada, yönelmede ve güvenmede hiç kimseyi O’na ortak koşmayan kimselerdir.
-FİZİLALİL KUR’AN-