Peygamberleri onlara dedi ki: “Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz”

“Peygamberleri onlara dedi ki: “Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah’ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etmelidirler.” (İbrahim-11)
Elçiler dediler ki onlara, evet sizin dediğiniz doğrudur. Bizler ancak sizin gibi birer beşeriz. Bizler zaten bir beşer olmadığımızı, sizden farklı olduğumuzu iddia etmedik. Bizim sizden tek farkımız Rabbimiz sizin içinizden bizleri seçti ve bizim aracılığımızla size âyetlerini, emirlerini ve yasaklarını bildiriyor. Sizden istediği kulluğu bizimle örnekliyor.
İşte Rabbiniz böylece kullarından dilediklerine bağışta bulunuyor. Dilediği kimseleri elçi seçip ona vahyini ulaştırıyor. Dilediği kimselere imanı, hidâyeti nasip ediyor. Dilediği kimselere kulluk etme, şükretme hamd etme özelliği veriyor. İşte bu bize Rabbimizin bir lütfudur. Gelin sizler de bize verilen bu nîmete ortak olun. Gelin sizler de bizim gibi Rabbinize kulluk şerefine ulaşın.
Bizden bir delil istiyorsunuz. Allah’ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemiz mümkün değildir diyerek Allah’ın elçileri bu konuda özelliklerini, misyonlarını açık ve net bir biçimde ortaya koydular. Onlar sadece Allah’ın istediği gibi iyi bir kuldular, iyi bir müslümandılar. İnsanlara onlardan Allah’ın istediği kulluğu en güzel bir şekilde örnekleyen birer müslümandı onlar.
Bu ayetin bize öğrettiği şudur:
İnananlar sadece Allah’a inanıp teslim olsunlar. Sadece Allah’a güvenip bel bağlasınlar. Allah’ın rızası ve hoşnutluğunun dışında başka bir şey peşinde koşmasınlar.
BASAİRUL KUR’AN
Surenin genelinde yüce Allah’ın nimetlerinden söz edilmektedir. Bu nimetlerden biri de yüce Allah’ın kullarından dilediğine lütufta bulunduğu peygamberlik nimetidir. Bu lütuf, sırf peygamberler için değil, aynı şekilde kendi içinden bazı fertlerin bu büyük göreve seçilmesinden dolayı onurlandırılan insanlık için de son derece değerli bir görevdir. Yücelerin yücesine bağlanıp, buluşma, direktif alma bir nimettir. Bu üzerine çeşitli ağırlıklar çöreklenmiş, insan fıtratını karanlıklardan aydınlığa çıkarmaya yönelik bir hatırlatma olması bakımından insanlık için paha biçilmez bir nimettir. Ayrıca peygamberlerin üstlendiği bu büyük görev, insanları kulların boyunduruğundan kurtarıp tek ve ortaksız Allah’ın egemenliğine girmeyi hedeflemesi bakımından insanlığa yapılmış en büyük iyiliktir. Evet peygamberler insan alnını, kendisi gibi kulların önünde eğilme zilletinden, insan enerjisini de kendisi gibi kulların ilahlaşması uğruna heder olmaktan kurtarmak için gelmişlerdir.
Apaçık delil getirme meselesine ve mucize gösterme gücüne gelince, peygamberler açık açık kavimlerine bunların yüce Allah’ın yetkisinde olduğunu anlatıyorlar. Amaç, insanların karmaşık ve karanlık idraklerinde yüce Allah’ın ilahi zatı ile peygamberlerin beşeri kişilikleri arasındaki farklılığı belirginleştirmek, yüce Allah’ın zatı ve sıfatları konusunda yaratıklardan birine benzemeyi kesinlikle kabul etmeyen mutlak tevhidin görünümünü zihinlerde netleştirmektir.
FİZİLALİL KUR’AN