Sürgünlerden komisyona çağrı: Dönüş için yasal güvence verilsin

Türkiye’de hükümet ile Kürt siyasi hareketi arasında bir süredir yeniden başlatılan “çözüm süreci” kapsamında, siyasi partilerden oluşacak 51 kişilik bir komisyonun Ağustos ayında göreve başlaması bekleniyor.
TBMM’ye yasa tasarıları sunmakla yetkilendirilecek bu komisyonun, sürece ne ölçüde katkı sunacağı henüz belirsizliğini korurken, Avrupa’da yaşayan politik sürgünlerden dikkat çeken bir çağrı geldi.
On binlerce kişinin sürgünde yaşadığına dikkat çeken Avrupalı sürgünler, yeni kurulacak komisyonun gündemine alınmasını istedikleri iki temel talebi kamuoyuyla paylaştı.
Sürgünler dönüş için yasal güvence istiyor
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan ve büyük bir kısmı politik nedenlerle Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmış olan sürgünler, uzun yıllardır ülkeye dönememenin yarattığı belirsizlikle yaşıyor. Kimi sürgünler 30-40 yılı aşkın süredir yurtdışında kalırken, yeni başvuruların da hâlâ sürdüğü belirtiliyor.
Sürgünler, ağır hapis cezaları ve siyasi kovuşturmalar nedeniyle ülkesine dönemeyen bireyler için, kovuşturma ve tutuklama tehdidi olmaksızın özgürce dönüşü sağlayacak somut ve bağlayıcı yasal düzenlemeler talep ediyor.
İnterpol, baskı aracı olmaktan çıkarılmalı
Sürgünlerin ikinci temel talebi ise İnterpol’ün Türkiye tarafından politik amaçlı olarak kullanılmasının önüne geçilmesi. Türkiye’nin, İçişleri Bakanlığı aracılığıyla çok sayıda sürgün hakkında Interpol üzerinden Kırmızı Bülten çıkardığı, bu sebeple birçok kişinin yurtdışında gözaltına alındığı belirtiliyor.
Ancak Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğu, bu kişilere yönelik sunulan suç dosyalarının politik içerikli olduğunu değerlendiriyor ve bu nedenle söz konusu bireyleri serbest bırakıyor. Buna rağmen Interpol sisteminin sürgünler üzerinde bir baskı mekanizmasına dönüştüğü, bu uygulamaya son verilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Avrupa Parlamentosu’ndan İmamoğlu’na özgürlük çağrısı
İçeriği Görüntüle
Siyasi sürece dahil edilme talebi
Yeni çözüm süreci komisyonundan beklentilerin düşük olduğunu belirten sürgünler, bu sürecin demokratik ve kapsayıcı olması durumunda katkı sunabileceklerini ifade ediyor. Avrupa’daki politik sürgünlerin durumu göz ardı edilmemesi gereken bir gerçeklik olarak öne çıkarken, bu kesimin sürece dâhil edilmesi yönünde çağrılar da artıyor.
Sürgünlerin talepleri, sadece bireysel özgürlük değil, aynı zamanda geçmişten bugüne süregelen demokratikleşme mücadelesinin de bir parçası olarak görülüyor. Meclis komisyonunun bu çağrılara nasıl yanıt vereceği ise önümüzdeki süreçte netlik kazanacak.