Trump’ın 20 maddelik Gazze planının tuzakları

Yasmine El-Sabawi | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News

ABD Başkanı Donald Trump Pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte Gazze için 20 maddelik planını sunduğunda, imkansızı başarmak üzere olduğunu söyledi: Orta Doğu’da barış.

Ancak planın kilit noktaları Gazze’deki Filistinlileri sadece 7 Ekim 2023 öncesi statükoya geri döndüren kavramları detaylandırıyor: Hamas ve İsrail arasında ateşkes, Birleşmiş Milletler’in Gazze’de yardım dağıtma rolünü yeniden üstlenmesi ve hedeflenen bir Filistin devleti için görüşmeler yapılması.

Geri kalan kısım ise Gazze’nin geleceğine odaklanıyor ve bu kez Trump ile gözden düşmüş eski İngiltere Başbakanı Tony Blair tarafından yürütülen Irak savaşı sonrası yeniden inşa planını andırıyor. Filistin Yönetimi bir kenara atılırken ve Hamas silahsızlanmaya ve bölgeden çıkmaya zorlanırken Filistinlilerin bu süreçte hiçbir rolü olmayacak.

İşgal altındaki Batı Şeria’nın İsrail tarafından tamamen ilhak edilmeyeceğine dair hiçbir taahhüt yok.

Uluslararası Politika Merkezi (CIP) Hükümet İşleri Başkan Yardımcısı Dylan Williams Middle East Eye’a (MEE) yaptığı açıklamada, “Bu gerçekten de Orta Doğu’da barış yapmak için on yıllardır uygulanan tipik Amerikan yaklaşımına benziyor; İsrail ile bir plan hazırlamak ve sonra bunu Filistinlilere bir oldu bitti olarak sunmak… Filistinli bir tarafın herhangi bir karşı önerisi hemen reddedilme, engelleme olarak nitelendiriliyor” dedi.

“Saf sömürgeci düşünce”

Geçen hafta BM Genel Kurulu çerçevesinde Trump’la bir araya gelen Arap ve Müslüman ülkeler -Katar, Türkiye, Ürdün, Mısır, BAE, Endonezya, Pakistan ve Suudi Arabistan- tarafından yapılan açıklamada Trump’ın “çabaları” memnuniyetle karşılanmış ve planın sunulduğu şekliyle kabul edildiği belirtilmemiştir.

Çarşamba günü MEE, aynı ülkelerin metnin aniden yayınlanmasından önce yapılan İsrail yanlısı değişiklikler karşısında şok olduklarını bildirdi. ABD Başkanı ile bir araya geldiklerinde akıllarında olan bu değildi.

Orta Doğu Küresel İlişkiler Konseyi’nde kıdemli araştırmacı olarak görev yapan Mahjoob Zweiri MEE’ye yaptığı açıklamada, “Teklif temelde Filistinlilerin temsili meselesini sona erdiriyor” dedi.

Arap ve Müslüman liderler, “Filistin Yönetimi’nin kalması, varlığını sürdürmesi ve kendi içinde reform yapması konusunda ısrar ediyorlar. Ancak dün yaşananlar… temelde tüm Filistin temsiliyetini riske atıyor” dedi.

Netanyahu’nun son 20 yıldır istediği buydu, Filistinlilerin temsil edilmediği, Filistinliler söz konusu olduğunda gidilecek bir adresin olmadığı bir çözüm.”

İşgal altındaki Batı Şeria’da böyle bir görevi üstlenebilecek çok sayıda açık sözlü figür olmasına rağmen, Trump planında Filistinlilerin siyasi temsili için uygulanabilir bir alternatif belirtilmedi.

Filistin Kamu Diplomasisi Enstitüsü (PIPD) Direktörü Ines Abdel Razek MEE’ye yaptığı açıklamada, “Filistinlilere danışılmadı ve şimdi farklı gruplar ve Filistin Yönetimi, Filistinlilerin varlığına ilişkin planları tasarlayanlar olmak yerine yanıt vermek için köşeye sıkıştırıldı” dedi.

“Bu tamamen sömürgeci bir düşüncedir” diye ekledi.

“‘Barış Kurulu’ ve Trump ve Tony Blair etrafındaki tüm düşünce… Gazze’yi kontrol eden bu yabancı varlıklar, Filistinlilerin temel hakkı olan kendi kaderini tayin etme hakkına tamamen zıt ve karşıdır… Bu kelimenin tam anlamıyla Gazze’nin artık Filistin toprağı olmadığını söylemeye yönelik bir plan.”

“Gizli öfke”

Trump şimdi Hamas’a teklifini kabul etmesi için “üç ya da dört gün” süre verdi. Aksi takdirde İsrail’in, BM ve önde gelen STK’lar ve akademisyenler tarafından soykırım olarak değerlendirilen Gazze’ye yönelik savaşına devam edebileceğini söyledi.

Hamas, öneriyi “iyi niyetle” gözden geçirdiğini söyledi.

Williams, Gazze’deki savaşı sona erdirme planını kabul edip etmemenin Hamas’a bağlı olduğunu ancak “Filistin Yönetimi ile bölgedeki kilit Arap ve Müslüman ülkelerin katılımı olmadan Gazze’de barışı sağlamanın sürdürülebilir bir yolu olmadığını” söyledi.

“Trump tüm Müslüman ve Arap ülkelerinin kendi önerisini kabul ettiğini söyleyerek yanlış bir iddiada bulunuyor. Bu gerçekte doğru değil.”

Görünüşe bakılırsa Arap devletlerinin Gazze’deki Filistinlilerin istemleri dışında üçüncü ülkelere yerleştirilmeleri konusunda endişelenmelerine gerek yok -tanım gereği etnik temizlik- ve Filistinlilerin Filistin topraklarındaki temsiliyetinin Arap ve Müslüman sokağı için müzakere edilemez olduğunu anlıyorlar. Trump’ın önerisi bu kavramı ortadan kaldırıyor ve Batı’nın gözetimini ve bir “Uluslararası İstikrar Gücü”nü getiriyor.

Zweiri, Arap liderlerin daha çok ülkelerindeki iç istikrar ve güvenlik konusunda endişeli olduklarını söyledi. Zweiri, “Bir öfke var, hem güvenlik teşkilatında hem siyasi düzeyde gizli bir öfke var” dedi.

“Olanları durdurmanın bir yolunu bulmaları gerekiyor. Gazze’den gelen görüntüler ve yaşananlar bir öfke yaratıyor” dedi.

Bu bağlamda, Al-Shabaka: The Palestinian Policy Network ABD politika araştırmacısı Tariq Kenney-Shawa MEE’ye yaptığı açıklamada, bölgenin son iki yıl öncesine dönmeyi kabul edeceğini söyledi.

“Bence bu barış anlaşmalarını ya da müzakere süreçlerini -adına ne derseniz deyin- analiz ederken bunları [Arap] rejimlerinin geri dönmek istediği mercekten süzmek önemli: daha az çalkantılı hissettiren statüko” dedi.

Ancak Gazze’deki vahim koşullar, bilinen 66.000’den fazla can kaybı ve 110.000’den fazla yaralı, Hamas’ın Trump planını kabul edeceğinin garantisi değil.

Zweiri şunları söyledi: “Hamas rehineleri serbest bıraktığı anda bu plana göre oyun dışında kalacak, değil mi? Peki sonrasında Filistinlileri kim temsil edecek?”

İzolasyon

1990-2016 yılları arasında yedi İsrail başbakanı ile çalışan Shalom Lipner MEE’ye verdiği demeçte İsrail’in istediklerinin çoğunu elde etmesine rağmen bugün “pek çok tuzak” olduğunu söyledi.

“Elimizde detaylardan yoksun geniş bir plan var. Bu aşamada uygulama zor olacak” dedi. Trump’ın sözünü ettiği ‘Barış Kurulu’ henüz oluşturulmadı ve belli ki her iki tarafta da bu sürecin başarıya ulaşmamasında çıkarı olan pek çok bozguncu var.”

Trump’ın etkisi şüphesiz Netanyahu’yu masaya getirmiş olsa da, başbakanın İsrail için göz önünde bulundurması gereken başka faktörler de vardı.

Lipner, “Uluslararası sahnede giderek artan bir izolasyon görüyoruz ve bu durum İsraillileri de etkiledi, sadece kişisel düzeyde aile hayatına ve tüm bu belirsizlikle birlikte uzun süre yedek görevde kalmanın insanların rutinlerine verdiği zararı görüyoruz” dedi.

Lipner, İsrail’in planda yer almayan bazı “talepleri” olduğunu, ancak İsrail kamuoyunun rehinelerin geri getirilmesinden ve savaşın sona erdirilmesinden yana olduğunu söylüyor.

Ancak, yakınları Gazze’de rehine olan İsraillilerin öncülük ettiği kitlesel protestolara bakılırsa, halkın duyarlılığı Netanyahu’yu son iki yıldır rotasını değiştirmek zorunda bırakmadı. Netanyahu, gösterilerin savaş çabalarına ve askerlerin moraline zarar verdiğini söyledi.

Williams MEE’ye şunları söyledi: “Bence Netanyahu’nun şu anda oynadığı oyun çok açık bir şekilde ‘evet’ diyerek mümkün olduğunca çok ülkenin yanında durmaya çalışmak, bir yandan da sağcı bakanlarına ve destekçilerine [planın] asla uygulanmayacağı ve Gazze’deki savaşa devam etmelerine izin verileceği konusunda güvence vermek.”

Avrupalılar Trump’ın planını desteklediklerini ifade ettiler; aralarında yakın zamanda bir Filistin devletini tanıyan ülkeler, İngiltere, Fransa ve Kanada gibi ABD ve İsrail’in önemli müttefikleri de bulunuyor.

Plan, hem Trump hem de Netanyahu hükümetleri tarafından uzun süredir kullanılmayan “devlet olma” terimini yeniden sözlüğe ekliyor, ancak bunu 20 maddelik teklifte bir cümleden fazlasını gerektirmeyen gelecekteki bir olasılık olarak tanımlıyor.

Lipner, devletleşme gerçekleşecek olsa bile bunun sadece lojistik sorunlar nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail halkı arasındaki “büyük direnç” nedeniyle yakın zamanda olmayacağını söylüyor.

Ancak Abdel Razek, sınırları belli olmayan soyut bir Filistin devletinden bahsetmenin Netanyahu’yu hesap vermekten koruduğunu ifade ediyor, özellikle de Gazze’de işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı işlediği suçlar nedeniyle hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama emri çıkarılmışken.

Abdel Razek, “Bu plan ilerledikçe, [İsraillilere] Gazze’yi sömürgeleştirmeye devam etmek için süreci tekrar uzatmak için geniş bir alan bırakıyor” dedi ve ekledi:

“Gazze’deki insanlar bu farklı siyasi umut tiyatrosuyla işkence görüyorlar.”

Kaynak: Mepa News

Başa dön tuşu