TÜRKİYE HİLAFET ÇALIŞMALARINI BAŞLATMALIDIR

Gavur düşman, kişileri de ülkeleri de kendine getirir. Üstlenilmesi gereken sorumlulukları ihtar eder.
Netanyahu’nun “Akdeniz kıyılarında halifelik kurulmasına izin vermeyeceğiz” açıklaması de böyle bir düşman hatırlatması. Türkiye’nin ne yapması gerektiğine pek güçlü bir katkı.
EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZ İNGİLİZ GAVURUDUR
Genelde İslam dünyasının ve özelde Türkler, Kürtler… ve Azerilerden müteşekkil Türk dünyasının en büyük düşmanı gavur mu gavur olan İngilizlerdir. Dün güçlüyken düşmandılar. Bu gün eski güçlerini yitirmiş olsalar da örtülü düşmanlıklarına berdevamdırlar.
Günümüzün örneğin Kıbrıs ve Filistin problemleri de onlardan intikal etmiştir.
Hilafet engeli sebebiyle İslam dünyasına hakim olamadığı ve gereğince sömüremediği için gavur İngilizlerin en büyük hedeflerinden biri Hilafeti kaldırmaktı. Bunun için çok uğraştılar ama mesela İttihat ve Terakki yönetimlerine Hilafeti kaldırtamadılar.
İslam ve tarihimizle barışık olmayan Mustafa Kemal ve arkadaşları ancak kafalarına göre oluşturdukları ikinci mecliste Hilafeti kaldırabildiler.
3 MART 1924 DE HİLAFET KALDIRILDI
Tarihe dikkat edin. Hilafetin kaldırılışı, çok büyük ölçüde SEVR’in devamı olan Lozan antlaşmasının 1 Ağustos 1923 de Büyük Millet Meclisi’nde kabulünden sekiz ay sonradır.
Beş yıl İstanbul’u ve İstanbul hükümetini işgal altında tutan, başını İngilizlerin çektiği işgal güçleri, bir tek kurşun atılmadan İstanbul’u terk ettiler. Çünkü Hilafetin ilgasının ve kanla başlatılacak devrimlerin sözünü aldılar. Akıl İngiliz aklı, dış destek de İngiliz desteğiydi.
HİLAFET DİNİ DEĞİL SİYASİ BİR OLGUDUR
Hilafet sanıldığı gibi dini değil siyasi bir olgudur.
Nitekim TBMM halifeliği doğrudan “kaldırıyorum” dememiş/diyememiş “Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiçtir” diyerek kaldırmıştır. Bize de içte olanı açığa çıkarmak düşer.
Laikliği dinsizlik olmaktan çıkarıp milletimizin taleplerine saygılı demokratik bir yönetime dönüştürecek Türkiye, Halifeliği, üstleneceği veya dönüşümlü olarak üstlendireceği bir sistemle ihya edebilir; mevcut İslam dünyasına kabul ettirebilir.
Türkiye buna mecburdur da. Çünkü gelişmekte olan Türkiye İslam ve Türk dünyasının öncüsü konumuna gelemezse büyümek şöyle dursun beka sorunu yaşayabilir.
İŞTE İKİ BÜYÜK FIRSAT
İşte iki büyük fırsat:
a. Hilafet
b. Gazze ve Kudüs’ün kurtarılması.
Mazide yaptıklarımız bu gün niye yapamayalım.
CUMHURBAŞKANIMIZ ERDOĞAN İMKÂNIMIZDIR
Gerçeği ifade emek gerekirse Cumhurbaşkanımız inançları, kişisel yaşamı ve İslam Dünyasında gördüğü kabul ile Ülkemiz için kullanılabilecek büyük bir imkândır.
İslam Dünyasında Halifelik seçimi yapılsa Cumhurbaşkanımız kazanabilir. Cumhurbaşkanımız şart değil ama imkândır.
Ülkemiz bu imkânı kaçırmamalıdır. Milliyetçi laik çevrelerin rahatsızlık duyması için hiçbir sebep de yoktur.
ALİ RIZA DEMİRCAN
İSLAMİ HABER ‘MİRAT’ -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ