Veli Kurt’un kitabının ikincisi baskısı çıktı: ‘Kur’an Kıssalarıyla Hz. Muhammed’in Hayatı’nda neler anlatılıyor?

İslami Analiz yazarlarından Veli Kurt’un “Kur’an Kıssalarıyla Hz. Muhammed’in Hayatı” kitabının ikinci baskısı raflardaki yerini aldı.
Veli Kurt’un kitabına dair okurları tarafından kaleme alınan tanıtım yazısı şöyle:
Yazar kitaba başlarken böyle bir çalışmayı niçin yaptığına dair şöyle der: “Bu çalışma, her şeyden önce, bu gerçekliklerin başta kendi hayatımdan buharlaşıp gitmemesi adına yapılan bir çalışmadır. Aşınan değerlerimizi yeniden hatırlamak ve hatırlatmanın yanı sıra yüreğimizdeki yangını söndürme adına yapılan bir çabadır. Bu çalışmada, Allah Rasulü ve onun mücadelesinin eksenini oluşturan vahyin el ele başardığı büyük değişim anlatılacaktır. Bu birliktelik, etle kemiğin birlikteliği gibidir. Bunu birbirinden ayırmaya kalkmak bu inancın ruhuna aykırıdır. “Siret” aynı zamanda “Kur’an Tarihi” demektir. Bu sebeple çalışmamızda Hz. Muhammed’in davranışlarına ve tebliğ metoduna şekil veren vahiy ile onun kutlu hayatı birbirinden koparılmadan anlatılmaya çalışılacak, döneme damgasını vuran ve mücadeleye yön veren ayetler vurgulanarak, siyer-vahiy yan yana götürülecektir.”
Diğer siyerlerden farklılığını da şöyle ifade eder: Tarihçiler hep “nasıl” sorusunu sormuşlardır ki zaten bu tarih demektir ve işin doğası gereği sorulmalıdır da. Fakat tarihi olaylardan bahsedilirken “neden/niçin” soruları sorulmadığında öğrenilen tarih; hikâye olmanın ötesine geçemeyeceği gerçekliği bizim duymak ve görmek istemediğimiz bir gerçekliktir. Oysa insanoğlunun inşa ettiği her şeyin içinde farkında olsun ya da olmasın mutlaka geçmişin mayası vardır ve geçmişten bağımsız bir gelecek düşünülemez. Geçmiş ve geleceğin bu kadar iç içe girmiş olması gerçeği tarihi öğrenmek kadar onu yorumlamanın da gerekliliğini gündemimize taşır. Böyle bir perspektifle tarih okumak, tarihi sıradan hikâye okumalarından farklı kılarak, onu “gelecek” inşasının önemli bir yapı malzemesine dönüştürür. Bu gerçek göz önünde bulundurulmadığında tarih; kişiye, zamana ve konjonktüre göre değişen, çoğu zaman epik, yeri geldiğinde romantik ve nostaljik anılara dönüşür.”
Çalışmanın belki de en önemli farkı ise Hz. Peygamber’le Kur’an kıssaları arasında kurulmaya çalışılan ilişki. Yazar, “Kur’an kıssaları indiği dönemde Hz. Peygamber’e ve dava arkadaşlarına açtığı yol, gösterdiği amaç, vurguladığı uyarı ile nasıl önem arz ettiyse bugün de yarın da bu kıssalar Müslümanların hayatında aynı önemini arz etmelidir. Kıssaların indiği dönemde verdiği mesajı, yaptığı uyarıyı iyi anlamak günümüze verdiği mesajı anlamaya da büyük katkı sağlayacaktır.” demiş ve Hz. Peygamber’in hayatını anlatırken dönem içerisinde inen kıssaları ayrı bir başlık altında incelemiş.
Kitabın konusu ve ismi güzel seçilmiş, siyer alanında farklı bir eser. Daha önce yazılmış olan siyerlerden farkı, yazarın da dediği gibi; ayetler bağlamında Peygamberimizin hayatı incelenmiş ve bir tür siyer felsefesi yapılarak Kur’ani bakış ekseninde Peygamberimizin hayatının, günümüze ışık tutarak bizlere yeni bir pencere açmaya çalışmış olması ve güzel de olmuş. Öncekilerin tekrarı olmayan, orijinal bir çalışma olan kitap okuyuculara ve ileride bu alanda çalışacak olan kişilere yeni bir bakış açısı sunmakta ve tarihi olayların sadece hikâye anlatımından ibaret olmadığı aslolanın hayata dair alınması gereken ibretler olduğu vurgulanmış. Hiç gecikmeden şunu söyleyelim ki, Tarihi bir roman tadı var satırlarda. Kuru tarihi bilgilerin bir yerlerden derlenmiş de bu kitaba monte edilmiş havasını görmüyorsunuz. Klasik siyer kitaplarından en önemli farkı; Kur’an-ı Kerimde zikredilen peygamber kıssalarının Hz. Peygamberin tebliğ ve davet sürecinde, devlet yönetiminde veya cihad ederken, yani hangi döneminde indiyse o konuyla bağlantısının kurulmuş olması. Böylece Kur’an kıssalarının bir hikâye değil dün peygambere bugün ve yarın tüm insanlığa yol gösteren kılavuz öğütler olduğu vurgulanmış.
Satırlar arasında roman tekniği olan geri dönüş yöntemi de çok kullanılınca bu bize duygusal hisler kazandırmış. Mesela Mekke’ye girerken Peygamberimizin zihninden geçen düşüncelerin neler olabileceği tahmin edilip duygusal bir atmosfer oluşturulmuş. Kabe’nin anahtarını Osman bin Talha’ya teslim ederken, yıllar önce “Bu anahtarı benim elimden alacaksın demedin mi?” sözü çok etkileyici olmuş.”
“Medine’de oturan ve Evz ve Hazrec arasından devamlı fitne çıkarıp yıllardır savaşlarına sebep olan Yahudi kabileleri Beni Kaynuka, Beni Nadir, Beni Kureyza… Efendimiz (sav)’in hicretten sonra yapmış olduğu Medine anlaşmasına ihanet edip, uymadıklarını görmek, onların huylarını yakından tanımak bugünkü İsrail’in Gazze’de yaptığı zulmü anlamayı kolaylaştırıyor. Akılları kestiğinde, güçlerinin yeterli olduğunu anladıklarında ne anlaşma tanıyorlar ne insanlık prensibi. İhanet, hainlik, adam satma, peygambere düşmanlık yapma ve benzeri… ( A. Taştan)
Yazar, “insan zihni kavramlarla inşa olur. Vahiy belleğimize yeni kavramlar yükler ve daha önce öğrendiğimiz kavramları tevhidî içerikle yeniler. Böylece Müslümanca bir zihin oluşturur ve olaylara bu perspektiften baktırır.” demiş ve tevhid, şirk, namaz, cihat, oruç, zekât, sabır gibi kavramları siyerle harmanlayarak yorumlamış. Bu yönü de diğer siyer kitaplarından farklı bir tarafı olmuş.
Son bölümde Peygamberimizin değişik yönlerini ele alması (bir öğretmen, bir komutan bir eş olarak…) kronolojik sırada söylenmemiş vasıflarına da yer vermesi kitabın aynı zamanda bir özeti gibi.
Satırlar boyunca tutmuş olduğu üslubu ve heyecanı hiç düşürmeden, bir siyer kitabı böyle olmalı diyebileceğiniz bir formatta yazılmış kitap. Kısacası kitap liseli gençlerin “ben hiç siyer/ peygamberin hayatını okumadım” mazeretini ortadan kaldıracak bir kitap olmuş.
Not: Kitap, tüm İnternet kitap satış sitelerinden temin edilebilmektedir.